Gözyaşının coğrafyası

Sadi Yılmaz

sylmz3825@gmail.com

Gözyaşının coğrafyası

Ortadoğu’nun coğrafyasına dikkatle bakarsanız, orada nehirler değil, gözyaşları akar. Her damla gözyaşı, bir çocuğun yitip giden masumiyetinden, bir annenin yüreğinden kopan feryatları beslenir. Yeryüzünde belki de hiçbir coğrafya, bu kadar çok acıyı aynı anda yaşamamıştır.

Filistin’in dar sokaklarında yankılanan çocuk çığlıkları, enkaz altında sıkışıp kalmış umutların sesidir. Bir zamanlar dallarında zeytin bahçeleri, şimdi tank paletlerinin izleriyle paramparça edilmiştir. Hani zeytin barışın sembolüydü; fakat burada köklerinden sökülen her zeytin, bir halkın köklerinden koparılışını anlatır.

Bu coğrafyada gökyüzü bile huzursuzdur. Bulutlar bile yağmur taşımaktan çok, dumanların altında kaybolmuştur. Atılan her bomba toprağı parçalamış mazlumların yüreğini paramparça etmiştir. Ve her paramparça olan yürek, dünyanın sessizliğine açılmış bir davadır.

Bir çocuk düşünün; elinde oyuncak yerine taş tutar. O taş, sadece bir taş değil, çaresizliğin haykırışıdır. Bir annenin kuracağına sardığı bebek, kundağında süt kokusundan çok barut kokusunu taşır. Bir babanın elleri nasır tutmuşken, artık toprak sürmek yerine, mezar kazmaya alışmıştır.

“Gözyaşının coğrafyası” dediğimiz yer burasıdır. İnsanların doğduğu gün sevinç değil, endişe ile karşılandığı, ölümü kabullenmenin, yaşamaktan daha kolay göründüğü bir diyar. Bu topraklarda çocuklar büyümez, erken yaşlanır. Kadınlar gülmez, gözyaşlarıyla yoğrulur. Erkekler umut etmez, direnişi miras bırakır.

Ama bilinsin ki, gözyaşı nehir olup aktığında, eninde sonunda bir denize kavuşur. O deniz mazlumların duası ve bedduasından doludur. Zulmün kurduğu köprüler bir gün yıkılır, adaletin güneşi er geç bu karanlığı deler. Çünkü hiçbir gözyaşı boşa akmaz.

Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz

Yazarın Diğer Yazıları

sylmz3825@gmail.com

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir