2023-2024 Adli Yılı, Yargıtay Başkanlığı’nda bugün düzenlenen tören ile açıldı. Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, salonda bulunan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a, çağrıda bulundu. Akarca, “İnsan haklarının, hukuk devletinin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biri olan yargı, yeniden yapılandırılmalıdır. Nitelikli, tarafsız ve bağımsız bir yargı için anayasal güvencelerin bulunması gerektiği açıktır” dedi.
Yargıtay Başkanlığı’ndaki açılışa, Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bakanlar ve yargı mensupları katıldı.
Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısını desteklediklerini belirten Akarca’nın konuşmasından öne çıkan başlıkla şöyle:
“Yargı, yeniden yapılandırılmalıdır”
Yeni anayasa insanın insan olarak yaşamasını kolaylaştırmalıdır. Yeni anayasa, insanca yaşanabilecek bir toplum düzeni kurmalıdır. Dünyanın tüm coğrafi bölgelerinde ve hukuk geleneklerinde yüksek mahkemeler, yargı yönetiminde etkili veya belirleyici olup adli teşkilata yön verirler. Hukuki denetimin yanı sıra etkinlik ve verimlilik açısında da mahkemelerin denetlenmesi ve onlara rehberlik edilmesi yüksek mahkemelerin görevleri arasında sayılır. Bu nedenle insan haklarının, hukuk devletinin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biri olan yargı, yeniden yapılandırılmalıdır. Nitelikli, tarafsız ve bağımsız bir yargı için anayasal güvencelerin bulunması gerektiği açıktır.
“Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun olağan bir kanun yolu gibi uygulanmasının ortaya çıkardığı sorunlar da giderilmelidir”
“Yeni anayasada, Yargıtay’ın idari yapısı ve yargı organına ilişkin anayasal hükümler sistemsel bir yaklaşımla bu ihtiyaca göre düzenlenmelidir. Hakimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Bakanlığı ve yüksek mahkemeler arasındaki görev ve yetki paylaşımı, yeniden planlanmalı ve kurul üyelerinin bir kısmı doğrudan yüksek mahkemeler tarafından seçilmelidir. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurunun olağan bir kanun yolu gibi uygulanmasının ortaya çıkardığı sorunlar da giderilmelidir. Uzmanlık gerektiren konularda engin bilgi ve deneyime sahip hakimlerin geliştirdikleri tutarlı içtihatların, bireysel başvurunun amacına aşacak şekilde Anayasa Mahkemesi’nce uygulanması hukuki güvenirlik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedelemektedir. Bu şekilde oluşan belirsizlik ve karmaşa bozma oranlarının artmasına, yargılama sürelerinin uzamasına ve neticede adli kalitenin de düşmesine neden olmaktadır.”
Yargıtay ve Danıştay üyelerinin 12 yıl olan süre sınırı kaldırılmalıdır
Yargıtay ve danıştay üyelerinin 12 yıl olan süre sınırının kaldırılması gerektiğini söyleyen Akarca,” Temyiz incelemesi görevi, uzmanlık gerektiren bir konu olup ancak engin bilgi birikimi, zengin deneyime dayalı olarak yürütülebilir. Yasal durumun devamı halinde Yargıtay üyelerinin önemli bir kısmının bir anda değişmesi kurumsal hafızayı ve kurumsal kültürü zayıflatacağı gibi belli bir süre ve deneyim isteyen unvanlı görevlere liyakatli aday bulunmasında da sorunlar yaşanmasına neden olacaktır. Bu nedenlerle bu görevin layıkıyla yerine getirilmesi ve yargı bağımsızlığının korunması bakımında Yargıtay ve Danıştay üyelerinin 12 yıl olan süre sınırı kaldırılmalıdır.” dedi.
“Kabul edilmezlik kararı verilmesi Yargıtay benzeri yüksek mahkemelerin ortak özelliğidir”
İş yükünün kontrol edilebilmesi için Yargıtay’ın ‘daha az ve daha kaliteli karar ver’ prensinini hayata geçirmesi gerektiğini ifade eden Akarca, sözlerine şöyle devam etti:
“İstikrar kazanmış içtihatlarla açıkça çelişen temyiz başvurularının beş kişilik heyetler tarafından incelenmesi yerine daha basit bir usulle karara bağlanması zaman ve emek kaybını önleyecektir. Kabul edilmezlik kararı verilmesi Yargıtay benzeri yüksek mahkemelerin ortak özelliğidir. Bu bağlamda karşılaştırmalı hukukta uygulandığı üzere uyuşmazlıkların türüne, davanın karmaşıklığı ve diğer özelliklerine göre farklı karar türleri veya karar alma usulleri de değerlendirilmelidir.
“Yargıtay Başkanlığı seçiminin daha kısa sürede sonuçlanabilmesi için TBMM Başkanlık seçimine benzer bir usul belirlenmeli”
Yargıtay daire başkanlarının seçim usulü de yeniden düzenlemelidir. Anayasamızın 154’üncü maddesine göre ‘daire başkanı seçilmek için Yargıtay Genel Kurulu’nun üye tam sayısının salt çoğunluğu gerekmektedir.’ Bu hüküm demokratik meşruiyet bakımından faydalı gibi gözükse de bazı hallerde seçimin aylarca sürmesi ilgili dairenin verimliliğini olumsuz etkilemektedir. Ayrıca üyelerin oy kullanmak için müzakereleri bırakarak her gün en az üç defa sandığa gitmesi de Yargıtay’ın geneli bakımından motivasyon ve iş kaybına neden olmaktadır. Yargıtay daire başkanlığı, Başkanvekilliği ve Yargıtay Başkanlığı seçiminin daha kısa sürede sonuçlanabilmesi için TBMM Başkanlık seçimine benzer bir usul belirlenmeli, hukuki düzenleme de Anayasa’da değil Yargıtay Kanunu’nda yapılmalıdır.
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke Başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılmalıdır”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Karşılaştırmalı hukukta genellikle ülke başsavcılığı sistemi mevcut olup adli makamlar arasındaki denkliğin de tesisi gerekir. Yapılacak soruşturmalarda devletin ilgili kurumlarıyla iş birliği yapılması önemli olduğu gibi yabancı ülkelerin adli makamlarıyla da üst düzey bir koordinasyon ve adli yardım sağlanmalıdır. Sınır ötesi suçlarla, uyuşturucu suçları, organize ve terör suçlarıyla mücadele edebilmek için soruşturmaların tek elden uzmanlaşmış cumhuriyet savcıları ve gerekli teknik donanıma sahip adli kolluk personeli tarafından gecikmeksizin yürütülmesi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılmalıdır.”