İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in toplantı yaptığı bir bölgeyi bombalayarak kendisine suikast girişiminde bulunduğunu söyledi. Ancak saldırının İsrail ile Tahran arasında 12 gün süren hava savaşı sırasında olup olmadığını belirtmedi.
Denediler, evet. Buna göre hareket ettiler ama başarısız oldular” diyen Mesud Pezeşkiyan, ABD’li medya mensubu Tucker Carlson‘a İsrail’in kendisini öldürmeye çalıştığına inanıp inanmadığına ilişkin bir soruya yanıt verdi.
Carlson’ın bir tercüman aracılığıyla gerçekleştirdiği ve pazartesi günü yayınlanan röportaj, İran Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz ay İsrail ile İran arasında yaşanan 12 günlük savaştan bu yana Batı medyasına verdiği ilk röportajlardan biri.
“Hayatıma yönelik girişimin arkasında ABD yoktu”
“Hayatıma yönelik girişimin arkasında ABD yoktu. İsrail’di. Bir toplantıdaydım; toplantıyı yaptığımız alanı bombalamaya çalıştılar,” dedi ve Farsça’dan yapılan çeviriye göre söz konusu girişimin son savaş sırasında olup olmadığını belirtmedi.
“Bu savaşı biz başlatmadık ve bu savaşın hiçbir şekilde devam etmesini istemiyoruz,” diyen Pezeşkiyan, ABD ile güvenin yeniden tesis edilebilmesi koşuluyla, ülkesinin nükleer müzakerelere yeniden başlamakta “hiçbir sorunu olmadığını” söyledi ve “Müzakerelere yeniden başlamakta bir sorun görmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Pezeşkiyan ayrıca nükleer denetçi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’a dönmesine izin verilip verilmeyeceği sorusuna “Nükleer tesislerde meydana gelen hasarın boyutunu hala bilmiyoruz. Ciddi şekilde etkilendikleri için şu anda erişim mümkün değil. Erişim yeniden sağlandığında, denetimleri değerlendirebiliriz. Uluslararası hukuka aykırı olan bu saldırılar karşısında UAEK’nın sessiz kalması İranlılar arasında güvensizliğe yol açmıştır.” yanıtını verdi.
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce İsraillilerin yaklaşık üç haftadır saklanan 86 yaşındaki dini lider Ayetullah Ali Hamaney‘e suikast girişimini engellediğini söylemişti.
Geçen yaz seçilen Pezeşkiyan’ın öldürülmesi, İsrail’in niteliksel olarak farklı bir adım atması anlamına gelecek ve İran’ın sadece askeri liderliğini ve nükleer bilim adamları kadrosunu zayıflatmak değil, siyasi liderliğini de yok etmek istediğinin altını çizmiş olacaktı.