Sadi Yılmaz
sylmz3825@gmail.com
Huzurevi diye buz gibi soğuk odalarda dolu binalar yapıldı. İçine hayatlarının son demini yaşayan, yaşlı insanları doldurdular. Adını huzurevi koydular. Oysa oraya hiç huzur uğramadı. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık bilinmez kapalı yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine, belalar üzerimizden def olurdu. Yaşlı ana-babalarımızı kendimize nimet bilir, hiçbir zaman boynu bükük bırakmazdık.
Dışarıdan huzurlu görünen sessiz, sakin bu
binaların içinde ne fırtınalar kopuyor bilemiyoruz.
O yaşlı, bakıma muhtaç insanlar için yazdım bu satırları. Huzurevlerinde yaşayanlar takvime bile bakmıyorlar. Eskiden su gibi geçerdi günler, şimdi saatler durmuş zaman geçmiyor onlar için.
Anneler günü, babalar günü bile orada yaşayanlar için, acıdan başka bir anlam ifade etmiyor. O piri fani yaşlı insanlar evlatlarını hiçbir zaman yanlarından ayırmadan, gözlerinden sakındılar. Şimdi nasıl oldu da hiç tanımadıkları insanlara teslim edildiler. Gözden çıkarılmış bir eşya gibi atıldılar bir kenara.
Bir gün babası huzrevinde olan arkadaşımla sohbet ederken, “babanı neden bıraktın bıraktın huzurevine” dediğimd, utanma duygusu yok olmuş bu insan sırıtarak “kendi istedi” dedi. Babamın ancak oradan ölüsü çıkar, deyince ağlamamak için kendimi zor tuttum.İnsan yaşlanınca, birde eşi ölmüşse kendini o evde bir yük olarak görür. Ama hergün içten içe ağlar, evlatlarının kendisini huzurevine atacaklarını aklının ucundan bile geçmezdi. Çünkü bu durumu kendine hiçbir zaman konduramazdı.
Yaşlansa bile, kendine göre hayalleri ve umutları vardı. Evlatlarım büyüdü nasıl olsa bu yorgunluklar bitti, bundan sonra torun severim diye düşünürken, huzurevi hiç aklına gelmezdi. Üç evlat bir babayı evlerine sığdıramadılar, ama o baba üç evladını canını dişine takarak büyütmüştü. Aradan bir hafta geçmişti ki, yaşlı adam yatağında ruhunu teslim etmiş. Cenazesinde timsah gözyaşları döken çocukları aslında öldüğüne çok sevinmişlerdi.
Ölene imrenilir mi hiç, ben o nur yüzlü adama imrendim doğrusu. Yaşamının son demlerinde acılar çeken bu ihtiyarın cansız bedeninde bile, ne acilar yaşadığı belliydi. Çünkü öldüğünde tüm dertleri, acıları hepsi bitmişti. Huzur eviymiş öyle diyorlar, hepsi yalan. Huzurevlerinde yaşamlarını devam ettirenlerin hepsi huzursuz.
Birde yalancı babalar günü çıkarmışlar, yılda bir kez aklına gelirse git ziyaret et. Babanızı kapatın huzurevine, sonrada babalar gününde ziyaret edin, oh ne güzel. Artık gelsen de, gelmesen de hiçbir şey farketmiyor, çünkü o güzel insan artık yok.
Ve diyorum ki…
Etme bulma dünyası, ne ektiysen onu biçeceksin vesselam.
Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz
Yazarın Diğer Yazıları
sylmz3825@gmail.com
Şununla paylaş: