Özgür Şengül
6284 Pazarlığı
Tarihi seçime sayılı günler kaldı. Siyasette her geçen gün hareketli günler yaşıyoruz. Kurulan ittifakalar, siyasilerin birbirlerine olan söylemleri… Kritik bir seçime gidiyoruz. Kadınların tek güvencesi olan 6284 üzerinden adeta pazarlık yapılıyor. Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakı’na katılım şartlarından biriydi 6284 kanunun kaldırılması bunun yanı sıra uygulanmayan İstanbul Sözleşmesi’ni de istemediler… AKP ise bu teklifleri kabul ederek kadınların can güvenliğini hiçe saymış oldu.
Geçtiğimiz günlerde Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu’nun açıklamış olduğu kadın cinayetleri rakamları ise cinayetlerinin her geçen gün artmaya devam ettiğinin göstergesi oldu. Özellikle rakamlardan şüpheli ölümlerin arttığını söyleyebiliriz. Rapora göre, mart ayında 23 kadın cinayeti işlendi, 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 23 kadından 8’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 2’si ekonomik bahane ile, 1’i bakım altında olduğu bahanesi ile öldürüldü. 12’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın çıktığı günden bu yana da kadın cinayetlerinin arttığını ön görebiliriz. Toplum da 6284’ün ve İstanbul Sözleşmesi’nin önemi hala kavranabilmiş değil. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi sadece kadınların değil bu ülkede yaşayan herkesin güvencesi aslında. Erkeklerin, LGBT+İ bireylerinin de güvencesi fakat sözleşme topluma öyle bir algı ile anlatıldı ki. ‘Aile düzenini bozar’, ‘Ahlakı bozar’ algısı yaratıldı yani aslında LGBT+İ bireyler üzerinden algı yaratmaya çalışıyorlar.
‘Sapkınlık’
Ülkemizde LGBT+İ bireyleri her gün hedef alan iktidar bu durumu sapkınlık olarak adlandırıyor. Yıllar önce ‘Eşcinsellerinde can güvenliği’ olmalı diyen Erdoğan, şimdi ‘Bizim aile yapımızda LGBT’ye yer olabilir mi?’ diyor. Bu sene neredeyse hemen hemen her şehirde LGBT+İ karşıtları ‘Büyük aile’ buluşması adı altında nefret yürüyüşleri düzenledi. Her yıl onur yürüyüşlerine yasak getiren İktidar nefretin yaygınlaşmasına izin verdi. İşin özü ‘Devlet eliyle nefret suçu işlendi’
Devletin onca uğraşması gereken dert varken LGBT+İ bireyleri ile uğraşması anlam verilmeyecek kadar saçma. Yapılan nefret yürüyüşleri ile insanların can güvenliğini tehlikeye attılar. ‘Onurluyuz’ diye yürüdü ‘Onursuz’ aileler. İktidar yanlısı, dindar, yobaz aileler… Ortada onurlu bir aile arıyorsak LGBT+İ bireyi çocuğuna destek olan anne, babadır onun her zorlu gününde yanında olan anne, babadır ki hemen hemen çoğu birey aile konusunda zorluk yaşar fakat saygı göstermeyen ailelerin olduğu kadar saygı gösteren destek veren aileler de oldukça fazla. Hiç unutmam İzmir’de bir baba evladı ile birlikte Onur Yürüyüşüne katılmış polis barikatına göğüs germişti. Böyle ailelerin çoğalmasını umut ediyorum.
‘Gençlerden korkuyorsunuz’
20 Yıllık iktidarda olan AKP’nin ülkeyi artık yönetemediğini artan enflasyondan, emeklilerin isyanından, öğrencilerin isyanından anlayabiliriz. Günümüzde insanlar 1 ekmek dahi alamayacak duruma geldi. Askıda ekmek, pide kuyrukları her gün uzamaya devam ediyor. Atanmayan devlet memurları hayatına son veriyor. Gençler gelecek kaygısı yaşıyor. Nasıl yurt dışına giderim diye düşünüyorlar. Eğitim- Öğretim ise niteliğini yitirmiş durumda. Ülkede yaşanan her kötü olaydan sonra gözden ilk çıkarılan eğitim oluyor. Pandemide başlayan uzak eğitim süreci depremin ardından yine devam etti. 3 Nisan itibari ile de Hibrit eğitim sistemine geçildi yani isteğe bağlı okula gidilecek. Peki bu ne kadar verimli olacak? Okula kaç kişi gelebilecek evini kapatan öğrenciler nasıl gelecek? Öğretmeler hem yüz yüze hem online aynı anda nasıl ders anlatacak? Üniversitelerin alt yapısı online eğitime yeterli mi? Peki ya tüm öğrencilerin telefon, tablet internet imkanı var mı? Bu kararı alırken bunları göz önünde bulundurdunuz mu? Sanmıyorum çünkü siz cahil kesim istiyorsunuz en çok gençlerden korkuyorsunuz!
Şununla paylaş: