Skip to content

Sorumlular yüzünden sorunsuz bir tek gün yok. Sorunlarla boğuşturularak alışıklık, bağışıklık yöntemiyle ve hipnozla aşamalı olarak ülkenin kabuğu değil, çekirdeği değişiyor ve ne acı ki çok az kişi bunun farkında.
Toplumsal diyaloğa kapalı adeta milletinden kopuk devlet.
* Dün AK dediklerine bugün KARA…
* Dün DOST dediklerine bugün DÜŞMAN…
* Dillerinde demokrasi, cumhuriyet, Atatürk, anıtkabir, laiklik nöbetleşe misafirdir ama bagajları sırdır, doludur.
* Hallerinde monarşi, teokrasi, otokrasi despotizm.
* Hayallerinde halifelik.
* Hedefleri ise hanedanlık, saray, saltanat. O kadar alıştırıldı ki toplum, kendisi ile her gün dalga geçildiğinin ve aklı ile alay edildiğinin farkında bile değil.
Eğer vicdani kesim, seküler tayfa “tepki vermez, ses çıkarmaz, mücadele etmez, dikilmezse” hızla ülke elimizden kaymakta! Toplum yarın, bugünü arayacak. Zira hipnoz devam ediyor.
TÜRBAN MESELESİ, VİCDAN MESELESİ HALİNE getirilerek yol alındı. Sırasıyla önce merkez, sonra merkez sağ oldu. Daha sonra herkes oldular ve eşarplar ‘hermes’ oldu, mücahitler ‘müteahhit’ oldu! Gelinen noktada mazlumlar, zalimlere meyleder oldu ve sonuçta mücahitler kırpılarak müteahhit oldu…
Şimdilerde derin uyku bir yanda, ihtişam ayrı bir kampta, dalkavuklar devrede, soytarılar sahnede, durmak yok yola devam.
Kurtarıcı rolünde krizlerle, korkutularak toplumda kerizler ordusu oluştu. İstikrar büyüsü ve hipnozun bir türlü sonu gelmedi, gelmiyor. 20 yılda peydahlanan şaşkın sürü. Bir kesim ise oturdukları haram sofralarında yedikçe iştahları kabardı. Doyumsuzluğunu, sömürdükçe semirdiğini, semirdikçe sömürdüğünü, dahası tümü itibariyle Türkiye’nin sürüklendiği uçurumu göremeyecek kadar duyu organlarını kaybetti.
Dârul harp safsatasıyla nepotizm tarzıyla mahalleler oluşturuldu. Ezan- namaz- bayrak- vatan- millet mügalatalarıyla yukarıdakilere han hamam, aşağıdakilere din iman ürettirildi ve Türk toplumu aşama aşama muhafazakârlaştıkça ahlaksızlaştı. İşte bunun mimarı son 20 yılın egemenleri oldu.
Yani 20 yıllık iktidarda bir türlü yatışmayan, dinmeyen, diri tutulan öfke ile yola çıktıklarını yolda bulduklarına satarak ve düşman üreterek yol alındı. 70 yıllık cumhuriyetin ekonomik abideleri satıldı. An itibariyle ülkenin %5’i %95’inden daha zengin (evrensel rapor verisi). Yani fatura %95’e. Evet, evet 11.400 TL alan asgari ücretli ile 7.500 TL alan emekliye böyle kesildi.
Biliyor musunuz? Anlamları bu millete anlatılmamış hilafet, saltanat, ümmet ve ümmetçilik ve bireyin kul olması uğruna cumhuriyet, Osmanlıcılık uğruna demokrasi, monarşi-otokrasi ve oligarşi uğruna ülkenin hafızası siliniyor. Kimse farkında değil, iktidar ve muhalefet bu oyunun figüranları bence…
“Kurbağa sendromu” çoğunun malumudur sanırım! Tam da onu yaşıyoruz. Yaygın olarak hep anlatılır ya, sendrom şöyle: Kurbağa kaynar bir tencereye atılır, sıcaklığın ani şok etkisiyle kendisini anında suyun dışına atar. Oysa aynı kurbağa başka bir denemeyle bu kez soğuk su dolu tencereye atılır ve soğuk su yavaş yavaş ısıtılmaya başlanır. Bu ısıtılma sürecinde kurbağa kendisini bekleyen sonu algılayamaz ve artan vücut ısısıyla birlikte suyun sıcaklığını fark edemez. Tedricen ısıtılan su ile uyumlu hal almanın rahatlığı içinde başına geleceklerden habersiz olarak doğal yaşamını sürdürdüğü yanılgısını yaşar. Ancak bir süre sonra kurbağa giderek artan öldürücü sıcaklığı hissettiği zaman ise onun için iş işten çoktan geçmiştir ve artık kendisi için beklenen hazin sona yaklaşır.
Toplumsal ve ekonomik olarak tedricen adeta bu sendromu yaşıyoruz ve her geçen gün siyasal ve toplumsal alanda gerçekleştirilen değişimlere ve çekilemez aşırı zamlara kurbağa teslimiyeti ile alıştırılıyoruz ve demokratik tepkilerden uzak ve keyfiliğe razı olmuş sessiz bir biat toplumu haline getiriliyoruz.
Allah’a şükretmek yerine; çarpık, haksız, sorumsuz, dediğim dedik politikalara ve ekonomik uygulamalara şükrederek hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam diyoruz. Oysa ülke adeta harami sarmalında.
Bir dostum durumu “Türkiye ihtirasla semirmiş cahil, egemen bir zihniyetin kollarında ölümcül.” diye ifade ediyor. Katılmamak mümkün mü?
Ani ve sürpriz kararlarla manipüle edilen toplum; tümüyle çağın gerçeklerinden kopuk, günlük gündemlerle ne ile karşılaşacağından bihaber, dolayısıyla yarınını karanlık görmekte ve savruk. Sözün özü sosyoekonomik- politik durum bu iken hala “din, devlet, millet, tarih, ezan, bayrak” üzerinde insanımızı baypas ederek kendi hedeflerine koşan bir irade. Dahası yeni liderlik ve takım oyunun olmaması, bir toplumsal direniş görememek, bu toplumun yarınlara dönük hayallerini ve umutlarımızı karartmakta…
Nasıl anlatsak ki aklını kaybetmişler korosuna “Bir tek Allah’ın alternatifi yok.” diye?

Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz

Yazarın Diğer Yazıları

saimakcayy@gmail.com

    e medya Ltd. Şti. /Ankara

    Paylaş
    Bağlantıyı kopyala