Skip to content

Sadi Yılmaz

sylmz3825@gmail.com

Acı'nın ilacı yok ki, unutulsun

Biz Türk milleti olarak duygusal insanlar olduğumuz için acılarımızla yaşamayı severiz. Yasımızı tutar, acılarımıza türküler yakar, şiirler yazarak, tekrar tekrar yaşarız. Herkesin acısı kendisine büyüktür, sayısız yükü vardır. Uzaktan şahit olunanı ayrı, yanı başımızda olanı ayrıdır. Anne-baba, eş acısı ise derin ve unutulmaz olur.
Dayansak bile hiçbir acı öyle kolay gelip geçmiyor. Üzerimizde derin izler bırakabiliyor.

Ruhumuzu sarsıyor, kalbimizi incitiyor. Yaralı yanımız iyileşmeksizin bazen hayata öyle devam etmek zorunda kalıyoruz. Ne kadar olursa olsun, insan olarak acımızı yaşama konusunda da benciliz. Acıyı sadece biz insanlar yaşamıyoruz, sadece insanlara mahsus değildir. Nefes alan canlılar da acıyı yaşıyorlar. Bir hayvana bile eziyet edildiğinde konuşamaz, canının yandığını, acısı olduğunu söyleyemez ama attığı çığlık acısını bizlere yansıtır.

Hayatımızın önemli bir parçası acılara, ne kadar uzak durmak istesek bile, bizler bunun imkansız olduğunu biliriz. Acılar hep bizimle kalır. İnsan belli bir yaşa geldikten sonra bu acılar dayanılmaz olur. Acı ne kadar büyük olursa tahammül etme ihtiyacı ve sınırı da o kadar büyük oluyor. Her insan acısıyla birlikte yaşar. Acılar paylaşılmalı, paylaşıldıkça yok olmasa da hafifleyecektir. Nasıl ki mutluluğumuzu paylaşıyorsak acıları da paylaşmak gerekir.

Yakınını kaybedenler bu duyguyu iyi bilir. Kaybedilen can toprağa verilirken geride kalandan da bir parça gömülür. Onunla yaşanan anılar insanın kalbine kazınır. O anda korkarsın onun yüzünü unutacağım diye bu sebeple çok sık resimlerine bakar, bakar durursun. İçtiğin su, yediğin bir lokma ekmeğin tadı tuzu olmaz. Sen de bir daha eskisi gibi olamazsın. Dudaklarındaki acı yüreğini yakar. Bir daha gülemezsin. O toprakta yatarken sen kendini suçlu hissedersin.

Eşini kaybeden bir insan bu acının bin beterini yaşar. Kanser hastalığı ilerlemiş son evredeki birinin çektiği acıların tarifi olamaz. Onun çektiği acıları görüp yakinen şahit olanların, ellerinden hiçbir şey gelmeyenler çaresizliğin en berbatını yaşarlar, acısı da öyle sıradan ve basit değildir.
Bir daha yaşadığın ev yuva olmaz, ona sadece içinde barınılan ev olur. Hatta o evin içindeki her eşya dile gelir, yaşananları yüzüne haykırır.

Siz unutmak isteseniz de anılarınız buna mani olur. Kimi kaybetmişseniz onun yaşında birisini gördüğünüz zaman, yüreğinize kayıbınızın acısı dolar. Aradan yıllar geçince onun acısını daha iyi anlarız. İnsanlar bu acıları yaşamadıkca bunu anlayamaz. Yaralı insanın yüreğindeki kor hiçbir zaman sönmez sadece üzeri küllenir. Ufacık bir rüzgarda o küller dağılıp altından kor çıkar ve seni yakmaya devam eder.

Yarım yamalak da olsa kaldığımız yerden hayatımıza devam ederiz vesselam.

Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz

Yazarın Diğer Yazıları

sylmz3825@gmail.com

    e medya Ltd. Şti. /Ankara

    Paylaş
    Bağlantıyı kopyala