Sadi Yılmaz
sylmz3825@gmail.com
Pirifani yaşlılar toplumumuzun değerleridir
Yaşlılık veya ihtiyarlık deyince kulağa hiç hoş gelmiyor değil mi? Hele gençler yaşlıları nedense hiç benimsemiyorlar. Bu yaşını almış bu güzel insanlara moruk gözüyle bakıyorlar. Oysa her yaşın kendine göre iyi ve güzel tarafı vardır.
Yaşlı insanlar, hayat yokuşunu tırmanmışlar ve bir çınar ağacı gibi kök salmışlar. Ama gözü görmeyen nereye gideceğini bilemeyen gençler, bu çınarların gölgesinde yönlerini daha rahat bulacaklarına inanıyorum. İhtiyarlarımızın asıl belini büken, ihmal edildiklerini hissetmektir. Toplumun bu olgun şahsiyetlerine, toplu taşıma araçlarında yer vermemek için uyuma numarası yapan ve telefonlarından başını kaldırmayan bu gençler, kendilerinden utanmalıdır.
“Allah geçinden versin” diyen bazı insanların yarım ağızla konuştuklarını çok iyi bilirler. Yaşlı insanlar, sütten ağızları yandığı için her zaman tedbirlidirler. Birçok konuda, neyin nasıl neticeleneceğini önceden görürler. Bu yüzden devamlı konuşarak gençlere nasihat ederler. Anlayanlar için elbette. Görünürde bastonuna dayanmıştır, ama iki büklümdür, yaşamları boyunca tecrübeye dayanan fikirleriyle dimdik yaşamaya devam ederler.
Evet; yaşlılarımızdan bazıları, bastonuna dayanarak yürür ve her zaman tecrübelerine dayanarak konuşurlar. Neyin ne olacağını da başından türlü türlü iş geçen bilir. Beşikten mezara kadar edindikleri tecrübeleri ise herkese yeter. Yaşını almış bu insanlar, yaşadıklarıyla tecrübelidirler. Bu devrede edinilen tecrübe, gençlere yol gösterir. Belki destek beklerler, fakat onlara destek verecek kişiler teselli ve bilgilerine muhtaçtırlar.
Bir yanda hak ettiği sevgi ve saygı göremediği için gönlü kırılan yaşlılar. Bir yanda varını yoğunu bağışladığı evlatlardan, kendilerinden sevgi ve saygı bekledikleri için kırılan kalpleri. Rahat yüzü görmedikleri için, bir an önce ölüp bu hayattan kurtulmak isterler. Diğer tarafta eli öpülen, sözü dinlenen, gönlü ve duası alınanlar. Bir dediği iki edilmeyen, el üstünde tutulan, hatırı sayılan yaşlı bir insanın duasındaki samimiyeti, varın artık siz düşünün. İşte bu bahtiyar yaşlı insanlar, dünyanın fâni ve faydasız meşguliyetlerinden kurtulup, bir an önce kendilerine yakın hissettikleri ölümü ve ahireti düşünerek şeref ve onurlarıyla yaşarlar.
İnsan ömrü mevsimler gibidir. Şöyle bir baktığımızda, yaşlılık meşakkatli ve zahmetli bir hayat olduğunu olduğunu düşünebiliriz. Halbuki yaşlılık bir başka deyimle ihtiyarlık, insan ömrünün en kıymetli, en itibarlı, en olgun dönemidir. Bence yaşlılık, bahtiyarlık demektir. Tabii ki, kalbinde iman olmak şartıyla. Yani yaşlılığın kurallarına uymak zorunlulukları vardır. Uyanlar rahat, uymayanlar ise eziyet çekerler. Onun için yaşlılığı hor görmeyelim. Sağ oldukça herkes aynı yaşa erişecek, belki de geçecek.
Huzurevlerinde kalan yaşlı bazıları Kur’an-ı Kerim okurlar, bazıları da Kur’an okumayı bilmezler. Ama gözlemlediğim kadarıyla çoğu yaşlılar Kur’an-ı Kerim’i öğrenmeyi çok istiyorlar. Bu yaştan sonra zor, kafam almıyor, gözlerim iyi görmüyor ve kulaklarım iyi duymuyor, yaşımız geçti artık gibi mazeretler ise, bana çok anlamsız geliyor. İnsan istedikten sonra ne kadar yaşlı olursa olsun öğrenir. “Şükür, bugünleri de gördük!” diyen yaşlılarımızın saygıyla ellerinden öpüyorum.
Ve diyorum ki…
Yaşlılara karşı saygıda kusur etmeyelim. Pirifani bu yaşlılar değirmen de saçlarını boşuna ağartmadılar. Onlar toplumumuzun değerleridir.
Şununla paylaş: