Engin Yılmaz
Marka isimler (!) Öyle mi?
Prof Dr. Hakan Temiztürk.
Hayatı boyunca sahada gazetecilik yapıp tek sütuna bir haber yapmış, bir karede olsa aktüel fotoğraf çekmiş mi bilmem, hiç de sanmıyorum.
Ama her hangi bir gazetede staj diye üç günlük muhabir çantası taşımışlığı vardır sanırım.
Gazetecilik sahada öğreniliyor, böyle masa başında kuramsal ahkamlar keserek değil.
Birilerini övmek için sallama basın tarihini anlatarak hiç değil.
Ki birazdan anlatacağım.
Sevgili hocam, ne yazık ki sen yaşadığın kentin basın tarihini ve ona gönülden hizmet edenleri de öğrenememişsin.
Keşke zahmet buyurup oturduğun masa başından kalkarak can çekişen Erzurum Yerel Basını yerinde ziyaret etmiş olsaydın. Birilerinin sana yutturduklarına değil, senin duyduklarını, gördüklerini yazmış olurdun.
Hocam seni kandırmışlar. Sana Erzurum yerel basın tarihini anlatırken kendilerinden reklamlarını yapıp kendilerinden başka tüm gazetecileri yok hükmünde kabul edip seni de inandırmışlar.
Nasıl mı saha gazetecisi olunur?
Mesela, Doğu ve Güneydoğu’nun dağlarında zor şartlarda kelle koltukta terör operasyonlarına katılarak, adliyede tutukludan tekme, toplumsal bir olayda polisten cop yiyerek, aldığı maaşla geçinemeyip icra takiplerine rağmen gazetecilik onurundan taviz vermeyenler vs den saha gazetecisi olur.
Gelelim Kimden Bahsettiğime…
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakan Temiztürk’ten bahsediyorum.
Erzurum Sözlü Basın Tarihi adlı bir kitap yazmış ve yayımlamış.
Kitap, 1960’lardan günümüze kadar basın sektörünün çeşitli kademelerinde çalışan Erzurumlu gazetecilerin anlatılarından oluşuyormuş.
Gazeteciler anlatılarıyla Erzurum basın tarihine ışık tutmuşlar.
Kitabın arka kapağında birkaç isimden bahsetmiş gazeteci (!) pardon gazetecilik bölüm başkanı Hakan Bey.
Öztürk Akkök, Mehmet Şener ( Hani şu bizim süslü Memmed), M. Talat Uzunyaylalı ve Kadir Sabuncuoğlu.
Bu şahsiyetleri ‘marka isimler’ diye nitelendirmiş.
Bayrağı daha ileriye taşımak için yoğun gayret göstermişler ve Erzurum yerel basını bir süre daha bu marka isimler sayesinde ayakta kalmış.
Vay be.. Yeme de yanında yat.
Böyle marka olan başka kimse yok değil mi Hakan Hoca o şehirde?
Örnek mi?
Mesela Süreyya Çarbaş.
Bu mesleğe hem de Erzurum’da yarım asırdan daha fazla yoğun emek harcamış, manşetleri hala dillerde olan ve senin fakültende onca yıl öğrencilerinize gazetecilik dersi vermiş, 16 sene rektörlük basın müşavirliği yapmış Süreyya Çarbaş’ı nasıl unutursun sen?
Kaldı ki sen de yakından tanıyorsun. Erzurum da yaşayan bir üstattır o.
Yaşıyor yani.
Süreyya Çarbaş
Hani sözlü basın tarihi diyorsun ya.
Süreyya Çarbaş‘ı aramış olsaydın sana anlatacağı çok şey olurdu inan.
Onun kadar bir tane daha marka isim göstersene Hakan Hoca?
Aşığın yok yer süpürüyorsun sen!
Mehmet Şener kimdir sen biliyor musun?
Bir araştır istersen, takım elbisesine, ağdalı Osmanlı ağzına, fularına aldanma, iyi araştır bakalım marka mı?
Talat Uzunyaylalı’nın hayatında yayınlanmış bir tane haberi olmadığını, haber yazmadığını biliyor musun?
Öztürk Akkök’ün gazeteciliği Süreyya Çarbaş’tan öğrendiğini de bilmezsin.
Kadir Sabuncuoğlu ile Süreyya Çarbaş’ın aynı yıl gazeteciliğe başladıklarını da.
Ama sen bunları bilmezsin? Bilemezsin. Çünkü seni kandırmışlar, kendilerinden başka gazeteci olmadığına inandırmışlar seni hoca…
Bak sana yaşayan marka isimlerden bir kaç örnek vereyim Hakan Hoca.
Erzurumlu diye sınırlandırmışsın kitabını ama Erzurumlu olmayıp o şehre Erzurumludan daha çok hizmet eden insanlar da var.
Anadolu Ajansı’ndan Ali Kılıç, Milliyet Haber Ajansı Erzurum bürosunu kuran Mehmet Korkmaz, ardından gelen çok başarılı efsane Büro Şefleri Hayri Köklü, Yakup Özyıldız, Macit Gürbüz, Güneş Gazetesi Büro Şefi Şakir Gürel ve Erzurum sevdalısı Hakan Kanber (Orijinal Dadaştır.).
Hepsi hayatta.
Hepsi de markadır.
Unuttuklarım vardır eminim, unuttuklarımdan şimdiden özür diliyorum.
Duayenlerimizden Necati Zincirkıran, “İyi gazeteci, dört farklı kaynaktan beslenir; yetenek, karakter, genel kültür ve mesleki bilgi” demiş.
Tabi sen Gazeteci olmadığın için bu vahim hataları yapmışsın zaar Hakan Hoca.
Yazık!
Şununla paylaş: