Skip to content

Muzaffer Keskin

mkeskin1035@gmailcom

000

Korkunç Katliam...

Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından ilk haberdar olduğumda “Eyvah!” dedim.

Birçok kişi bunu Hamas’ın organik bir saldırısı ve başarısı olduğundan,
İsrail’in hazırlıksız ve gerçekten savunmasız yakalandığından bahsetti.

Birçok kişi de bunun açık bir tuzak olduğunu dile getirdi.

Harp tarihi göz yumulan saldırılarla doludur.
Karşı tarafı tahrik ederek, alternatifsiz bırakarak size saldırtırsınız. Bu saldırıyı onun kendisinin planladığına ve yaptığına inandırırsınız. Zayıf gibi görünen yanınızı gösterirsiniz. Gerçekten size öldürücü bir darbe vuracağına ikna olmasını sağlarsınız.
Bu saldırı dini, tarihi, kültürel, sosyal, psikolojik açıdan artık mantıklı ve kaçınılmaz görülür hale gelir. Özgürlük ve hak arayışı için can atan insanlar harekete geçerler.

Hedef düşman bir kısım taktiksel başarılar elde eder ve size mevzii zararlar verebilir.
Bu zarar, ziyan, can ve mal kayıpları sivil hayattaki insanlar için asla kabul edilemez gözükse bile makyavelist bir anlayışı benimseyen ve o ortamda yetişen siyaset ve savaş insanları için normal ve hatta gerekli görülür.

Önemli sayıdaki uzman ve analistlere göre: Hamas’ın saldırısı böyle ayarlı bir saldırı. Hamas’a bir rol biçildi ve o da oynadı sadece. Bu yöndeki görüşler komplo teorilerini andırsa bile sonraki gelişmeler bu yorumları haklı çıkartacak cinsten.

Okul, hastane demeden Filistinlilerin üzerine bombalar yağıyor. Can kaybı 6,7 binli rakamlarla ifade ediliyor. Yaralıların haddi hesabı yok. Elektrik ve su yok. Ortalık tam bir can pazarı. Aileler çocuklarının ölme, yaralanma, kaybolma ihtimaline binaen kollarına, bacaklarına isimlerini yazıyor. Hayalleri aşan insani dramları dünyaya başka türlü nasıl kabul ettirebilirdi İsrail.

İsrail’in büyük bir operasyon yapması gerekiyordu. Bu operasyon için bir gerekçe; milli ve uluslararası motivasyon lazımdı.
Hamas verdiği ilk görüntülerle tam da bunu yaptı.

Bu görüntüler sayesinde Amerika savaş ve uçak gemilerini apar topar İsrail açıklarına getiriverdi. Biden Netanyahu ile sarmaş dolaş. İngiltere, Fransa ve Almanya hatta Japonya hizaya dizildi. Uygar dünyanın halkları isyan etmesine rağmen hükümetleri Filistinliler’in durumuna adeta kör ve sağır kesildi.
Büyük şirketler İsrail’e jest destekler veriyorlar. Arap ülkeleri ses çıkaramaz hale geldi.

Hamas’ın saldırısı bir işaret fişeğiydi ve herkes bunu bekliyordu sanki.

Peki İsrail adına bunu kim yapmış olabilir?
İşte orası meçhul.

İsrail halkının elbetteki bundan haberdar olması beklenemez hatta devlet kademelerinde olan insanların da bundan haberdar olduğunu zannetmiyorum. Bu gibi operasyonlardan sadece çok sınırlı sayıdaki elit bir kesimin haberi olabilir.

Önemli iki mesele var:
Birincisi, nasıl ki Hamas’ın saldırıları Filistinliler ‘e kan ve gözyaşı olarak döndüyse İsrail’in ölçüsüz güç kullanımı da İsrail hakkında hukuksuzluk-zorbalık algısını yükseltecek ve daha ilerisi antisemitizm dalgasını yeniden yükseltecektir. İsrail halkının bile karşı çıktığı Netanyahu hükümetinin orantısız güç kullanımı ve bombalamaları endişeli boyutlara gidiyor.

İkinci konu, Batı uygarlığının önder ülkelerinin tek taraflı tavrı bugünkü uluslararası sistemin adalet anlayışının sorgulanmasına sebep olacaktır. Bu çok büyük bir kırılma noktasıdır. Bugün herkes her şeyden haberdar oluyor. Bir kısım resmi beyanlar inandırıcı olmaktan çok uzak. Avrupa ve Amerika metropollerindeki gösteriler bile bu konuda ciddi fikir veriyor.

Özet, kazanırken kaybetmek.
Hem Hamas hem İsrail hükümeti hem de Batı için.
Hamas bahane, soykırım korkunç ve kayıp büyük.

Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz

Yazarın Diğer Yazıları

mkeskin1035@gmailcom

    e medya Ltd. Şti. /Ankara

    Paylaş
    Bağlantıyı kopyala