Sadi Yılmaz
sylmz3825@gmail.com
Hayvanların dili var, ancak derdini insanlara anlatamaz
Sevgili dostlar…
Bir yolculuk sırasında yolların kenarında ölen hayvanları, sakat kalmış aç kedi ve köpekleri görünce, bu satırları yazmamın toplum adına önemli bir görev olduğu bilincine vardım. Evini, barkını, toprağını, özgürlüğünü ve
en önemlisi yaşama hakkını elinden aldığımız canlar, tartışmaların konusu olmamalı ve bu kadar değersiz olmamalıdır. Her şeye bu kadar değer veren insanların, gözlerine sevgi ile bakan hayvanlara bu denli gaddar davranmalarına çok şaşırıyorum. Korkunç bir kötülük bu yaptıkları.
İnsan ruhunun bir parçası hayvan sevgisini tadana kadar uyanmazmış bazı ruhlar, bir ömür uykuda kalmaya mahkûm gibi. Yaşanılan talihsiz olay ve sonrasında asla çözüm odaklı değil sorunu daha da büyük bir sorun haline getirmek odaklı tavırlar sayesinde sayısız hayvan yine ve yeniden katledildi. Masum bir canlıyı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir.
Nerede bir can ölse, yüreğim sızlar. Acaba bu kadar acıya insanlar nasıl dayanıyor? Öfkeye sarılmak, birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında kendinizdir.”
Öfkesine yenik düşüp sayısız cana kıyan, mezar olan o eller ya da o yürekler aslında kendine kor bir vicdan ateşi olur. Aslında yanan, sizin insanlığınız.
Zavallı hayvanın dili var ancak derdini insanlara anlatamaz, hakkını savunamaz. Ancak derin derin bakar gözlerimizin içine. Herkes kendi derdine düşüp hayatına devam ederken onlar böyle derin derin bakmaya, yok olmaya, devam eder sadece. Ya bir uzuvları kesilir, ya da tecavüze uğrar. Kimse konuşmaz onda bıraktığı yıkıcı etkiyi. Çarpınca dönüp bakılmaya dahi tenezzül edilmezler. En büyük sahipsizler mezarlığı otoyollardır bence.
Bu canların vebali tüm insanlığın boynunadır. Sesi olmayana ses olmak insanlık görevimiz olmalıdır. Haksızlık karşısında kayıtsız kalanın, haksızlık yapandan farkı yoktur benim gözümde. Zor
durumda kalmış hayvanları koruyalım. Onların bakımına insaniyet namına yardımcı olalım.
Bakımını üstlendiğimiz hayvanların yiyeceklerini, içeceklerini düzenli verelim. Aşılarını zamanında yaptıralım.
Hayvanlara eziyet edilmesi insanlıkla bağdaşmaz.
Kuşların, karıncaların yuvalarını bozmayalım. Onlara şakadan da olsa eziyet etmeyelim.
Bakamayacağımız hayvanları eve almayalım. Biz almazsak belki bakabilecek birileri mutlaka alır.
Yiyecek artıklarımızı, özellikle ekmeği, çöplüğe atacağımıza yakınımızda bulunan sahipsiz sokak hayvanlarına verelim.
Zaman hoşgörü ve sevgi çağıdır. Bu nedenle insanların hayvanlara karşı duyacakları sevgi ve onları koruma duyguları daha bir önem kazanmaktadır. Hayvanları seven ve onları koruyan insanlarda yardım bilinci gelişir, doğadaki canlılara karşı sevgi ve koruma duyguları sürekli yücelir. Bu durum da her şeyden önce insanın kendisini yücelten önemli bir gelişme olduğunu bilmelidir.
Aslında hayvan sevgisi çok önemli bir duygudur. İnsanın varlığını sürdürebilmesi için hayvanlara çok büyük ihtiyacımız vardır. Öyleyse bütün hayvanları sevelim. Bu Dünya’da yaşama hakkı sadece biz insanlara ait değil. Hayvanların da bizler gibi yaşama hakkı var. Hatta bitkilerin bile; onlar da canlı çünkü. Ancak biz insanlar o kadar vahşi ve acımasızız ki, ne insanlara saygı duyuyor, ne de hayvanlara yaşama hakkı veriyoruz.
Hayvanları sevmenin ve korumanın her şeyden önce biz insanlar için, bir insanlık görevi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hayvanları korumak medeniyetin ve gelişmişliğin de bir göstergesidir.
Çocukluğumda Belediye’nin köpekleri öldürmekle görevli elemanları şehrin tam ortasında köpekleri ya tüfekle vurarak, ya da zehirliyerek öldürüyorlardı. Vurulan hayvanların feryatları herkesin içini burkuyordu. Hele ben bu hayvanların ölürken, insan gibi bağırmalarını ve feryatlarını duymanın ne kadar acı ve dayanılmaz olduğunu anlatamam.
Hayvanlarla ilgili konular gündeme gelince en çok canımı sıkan şey, bazı insanların, “İnsanlar varken hayvanlara niye yardım edelim?” şeklinde düşünmeleri. Halbuki tabi önce insanlar önemli, ama bunun yanında hayvanları da unutmayalım. İnsanlar konuşarak derdini anlatabiliyor, ama hayvanların böyle bir şansları yok.
Hayvan sevgisi ile büyüyen çocukların ileride asla ve asla bir canlının kılına bile zarar vermeyeceğine eminim. Bu nedenle lütfen hepimiz hayvanları sevelim ve onları koruyalım.
Ve diyorum ki…
Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.
Şununla paylaş: