Skip to content

Muzaffer Keskin

mkeskin1035@gmailcom

AK Parti ve Cumhur İttifakı Nasıl / Niçin Kazandı

14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerindeki her iki seçimin galibi yine Cumhur İttifakı ve AK Parti oldu yani Erdoğan. Gerek muhalefet partilerinin gerekse muhalif seçmenin anlamakta zorlandığı şey nasıl olur da, bu kadar hayat pahalılığı yakınmalarına, yolsuzlukların iddialarına ve hukuksuzluk şikayetlerinin artmasına rağmen Ak Parti ve Cumhur İttifakı hala nasıl bu kadar oy alır ve kazanır.

Bu yönde bazı sebeplerin üzerinde durmak gerekir.

Ekonomik Sebepler;
-Asgari ücretin iyileştirilmesi ve EYT lilerin sorununun çözülmesi dar gelirli birçok aileyi en azından bir süreliğine bile olsa rahatlattı. Çevremde aylık geliri daha önce dolar bazında 200-250 iken bir anda binin üzerine çıkan birçok aile var.
-TOKİ üzerinden dar gelirli büyük bir kesime konut vaadi ve depremzedelere bir yıl içinde konutlarının teslim edileceği vaadi bir dalgalanma meydana getirdi.
-Yaşlılara ücretsiz ulaşım, bağkur emekliliği, yaşlı aylığı,
evde bakım desteği, engelli-özürlü aylığı gibi bir kısım sosyal devlet uygulamalarının AKP döneminde başlamış olması özellikle gözlerden uzak çevrelerde ve taşrada gönül bağının devamını sağlıyor.

-Yollar, köprüler, tüneller, hastaneler ve havaalanları;
Bunlardan faydalanan ya da faydalanma hayalinde olan insanları etkiliyor. Adeta yapılmış yapılmıştır duygusuyla ülke adına bir kazanım ve bir seviye olarak bakılıyor. Elbetteki bunların bir bedeli olacak denerek muhalefetin ihale konusundaki eleştirilerine önemsiz ayrıntı olarak bakılıyor.

-TOGG;
Seçimin hemen öncesinde TOGG arabaları ortalarda boy göstermeye başladı. Bu da Cumhur İttifakı seçmeninde belli bir tatmin oluşturdu.

-Savunma sanayisi üzerinden oluşturulan ve TCG ANADOLU, kendi sihamız, kendi uçağımız, kendi helikopterimiz vb. savunma teknolojilerinin yerliliği politikası ile desteklenen seçim kampanyası fevkalade etkili oldu.

-LGBT meselesi;
Muhafazakar tabanda, dile getirildiğinden daha öte bir etki meydana getiriyor. Muhalif gösterilerde boy gösteren Lgbtliler muhalefet aleyhine ciddi bir konu olarak kullanılıyor. Bu sadece Türkiye’de değil, benzer konular gelişmiş ülkelerde bile bir anti propaganda sopası olarak kullanılabiliyor.

-CHP’nin gerek merkez yönetimi gerekse teşkilatları milletin dini değerlerini ve dilini bilmiyor. Kılıçdaroğlu’nun kucaklayıcı diline rağmen yan taraftan birileri iktidar seçmenini ürkütecek zaman zaman alaycı, tehditkar ifadelerle tarikat ve cemaatlere yönelik söylemler kullanıyor. Halbuki bir vakit namazında herhangi bir camiye gitseniz ön saftaki insanların büyük çoğunluğunun bir cemaat veya tarikatla ilişkisi ve gönülbağının olduğunu görürsünüz. Ekrem İmamoğlu’nun dini dışlamayan tehdit etmeyen yaklaşımının İstanbul’da nasıl bir fark yarattığı ortada.

-CHP ve Millet İttifakı bileşenlerinin il, ilçe ve taşra teşkilatları zayıf, görünürlükten ve gözdolduruculuktan uzaklar.

-Türkiye Yüzyılı;
Türkiye Yüzyılı vizyonu ile milliyetçilik duygusuna hitap edecek coşturucu argümanlar oluşturuldu.
Bu, bir zamanlar Yusuf Akçura’nın dile getirdiği üç tarzı siyaset olan Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık ideolojilerinin harmanlaştırılmış şekli olarak genellikle Türk-İslamcı karakterde olan Türk insanında önemli bir çekim oluşturuyor.
Bu yöndeki bir kısım görünür adımlar da yok değil.
Ayasofyanın ibadete açılışı bu yönde gözönünde tutulan sembollerden birisi.
Ümmetçilik olgusu milliyetçilik duygusunu besler bir şekilde işleniyor. Öteden beri ülkücü camianın bir çizgisi olan Türk-İslamcı anlayış AK Parti ve Cumhur İttifakı’nda bir şekilde gündemde tutuluyor.
Kazakça seçim şarkısının sokaklarda yankılanması malum.
Orta Asya Türk Devletleriyle değişik vesilelerle birlikte verilen görüntüler bu vizyonu canlı tutan önemli bir parça.
Azerbaycan’a Karabağ savaşında Türkiyenin verdiği desteğin düşüncelerde nasıl bir etki bırakacağı tahmin edilebilir.
Deprem vesilesiyle Azerbaycan ve Ortaasyadan gelen yardım görüntüleri günlerce aylarca ekranlarda ve sosyal medyada aktı.

-Muhalefet terörle ilişkisi olmadığını iktidar seçmenini de kapsayacak şekilde geniş kesimlere anlatamadı.
Bazı HDP veya YSP lilerin zaman zaman ortalama Türk insanının sinir uçlarına dokunan beyanları, çıkışları, hareketleri, ilişkileri muhalefetin elini zayıflattı.
Muhalefet adeta milliyetçi ve ayrılıkçı damarlar arasında sıkıştırılmışlıktan kendini yeterince kurtaramadı.


-Gerek medya ve gerekse sosyal medyada ince propaganda işçiliği var.
Bir Erdoğan değil binlerce Erdoğan konuşuyor.
Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın söylemlerini tabanın farklı kesimlerine ileten ve nabza göre dozajını, şerbetini ayarlayan bir Erdoğan’lar ordusu var.

-Cumhur ittifakı seçmenleri muhalefetten gelen hukuksuzluk söylemlerini kendi açılarından anlamsız buluyorlar çünkü bir konfor alanı içinde kendileri açısından herşey yolunda ve onlara bakan yönüyle ortada sakıncalı bir durum görünmüyor.

-Netice itibariyle seçmenin dilini en iyi kim anlıyorsa ve onun en çok ihtiyacı olarak gördüğü şeyi kim veriyorsa o kazanıyor.
Hayır senin şuna ihtiyacın var demenin bir önemi olmuyor. Seçimlerde yalın gerçek kafa sayısıdır. Kabaca ve kısaca söylemek gerkirse büyük çoğunluk ekmek istiyorsa ekmek vermek gerekir. Şan istiyorsa şan vermek gerekir. Daha çok demokrasi diyorsa onu sunmak gerekir vesselam.

Esen kalın.

Geri dönüşlerinizi önemsiyoruz

Yazarın Diğer Yazıları

mkeskin1035@gmailcom

    e medya Ltd. Şti. /Ankara

    Paylaş
    Bağlantıyı kopyala