Özden İlhan
Bilim, Din ve Siyaset
İnsanlığın tarihine baktığımız zaman, uygarlık uğruna verdiğimiz savaşta, siyasetçiden çok bilim adamı kaybetmişiz.
Bilim insanı, gerçeğin peşimdedir. Belli bir yöntemi vardır; gözlemsel-deneysel veriler
Kullanır.
Olgular, olaylar arasında nedensellik bağı kurar. Varsayımlarla sorgular, daha yaşanabilir bir dünya kurmak için çaba harcar.
Bilim insanının hayal gücü, merakı, öğrenme-bilme isteği kadar, yetiştiği ortam ve koşullarda önemlidir. Bunların hepsi bir araya geldiğinde yaratım gerçekleşir.
Siyaset ise iktidarı ele geçirmek için yapılır. Politika, demokrasi, oligarşi, tiranlık vb. kavramların kökeni antik Yunan‟da ön plana çıkmıştır. Ele geçirdiğinde de elindeki erki bırakmamak için uğraş verir.
Sokrates “Gerçekleri halka açıklaması bilimdir; ona baldıran zehrini içirten politikadır” yargısı, tamamen gerçeğin yalın ifadesidir.
Bilim insanları, bilimi sanatı ve teknolojiyi doruk noktasına taşımıştır. Siyasetçilerde çoğu toplumun hak etmediği acılar, açlıklar ve savaşlar yaratmıştır.
Din dogmatiktir. İnanır veya inanmazsınız. Binlerce tapınak, binlerce kilise, binlerce cami, binlerce Sinagog’da insanlar dua ederek, tanrıya, kadere ve takdiri ilahiye sığınıyor.
Bilimle dini birbirinden ayıramayan zihniyet de, bilim düşmanı yobazlar da kendi dogmalarına uymayanları bilimi düşmanı ilan ederek, asırlardır bilimin başına bela olmuştur. Birçok bilim insanı öldürülmüştür.
Çok tanrılı Antik çağ’dan itibaren, güçlü bir biçimde “gelenek ve din” her yerde, hâkim sınıf soylularına çıkarlarına hizmet etmiştir. İlerleyen çağlarda Musevilik, Hıristiyanlık, dinler çıksa da, gelenek çok yavaş değişime uğramış, geleneğin çıkardığı kurumlar yine imtiyaz sahiplerine hizmet etmeye devam etmişlerdir.
Antik Çağdan modern zamanlara kadar birçok bilim insanı ve düşünür, yüzde yüz doğrulanmış, düşünceleri yüzünden, toplumdan dışlandılar, sorgulandılar, yargılandılar, yıllarca hapis yattılar ve feci şekilde öldürüldüler.
Hâlâ bu devirde kendini aydınlatan beyinlere zarar veren toplumlardan kurtulmuş değiliz.
Bilim insani güzel kadın Hypatia, matematik ve astronomi ilgili kitaplar da yazmıştır. Bu eserlerinden birinin adı “Astronomik Kanun”’dur. Pagan dinine mensup olan, bilim insanı, Hıristiyanlığı kabul etmemesi nedeniyle, İskenderiye piskoposu Cyril tarafından şeytan veya cadı olduğu ilan edilir ve İncil’den ayetler gösterilerek halk kışkırtılmıştır. Maalesef taşlanıp, işkence görerek, öldürülür.
Sokrates hayatı boyunca inandığı ve taviz vermeden savunduğu düşünceleri uğruna ölüme gitmiştir.
Dünya’nın yuvarlak olduğunu iddia eden ilk bilim insanı ve matematik biliminin atası sayılan Pisagor, çalışmalarından rahatsızlık duyan yobaz halk tarafından, okulu ateşe verilmiş, öğrencileriyle ile birlikte diri diri yakılarak öldürülmüşlerdir.
Kopernik, Galileo, Antoine Lavoisier. Giordano Bruno., Michael Servetus kilisenin gazabına uğramış, tanrıya saygısızlık, ahlaksız davranış ve dinden çıkmak suçlaması ile öldürülmüştür.
Einstein, Adolf Hitler’in, “atom bombasını kullanmaktan çekinmeyeceği söylemesi” nedeniyle 1939’da dönemin ABD başkanı Roosevelt’e, atom bombası üretiminde ısrarcı olunması gerektiği yazmıştır.
Bu durumu ciddiye alan ABD başkanı Roosevelt, atom bombasının geliştirmesine II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yönelik ihtimalini riske atmamış ve Manhattan Projesi’ni başlatmıştır.
Einstein da projeye ancak ve ancak “atom bombasının kullanılmaması “ şartıyla katılır ve 1945 yılında Los Alamos, Meksika’da Prof. Dr. Oppenheimer kontrolünde otom bombası üretirler.
Maalesef atom bombasının kullanılmayacağı sözünü veren ABD Başkanı Roosevelt ölüp yerine geçen ABD Başkanı Truman, Japonya’yı atom bombasıyla yerle bir etmekten çekinmemiştir.
Einstein, 20. Yüzyılın en acımasız ve en kötü anılan, birçok cinayetin ve işkencenin baş sorumlusu olan diktatörü Adolf Hitler’in eline, böyle ölümcül silahı vermek istemez ama bir başka acımasız bir liderin, atom bombasını söz verilmesine rağmen kullanılması üzülen Albert Einstein, şöyle diyecektir: “Bilseydim, bilim adamı değil çilingir olurdum!”
Şununla paylaş: