Skip to content

Sadi Yılmaz

sylmz3825@gmail.com

Hatay da neler oluyor?

Dram mı, trajedi mi ne desem bilmiyorum. Anıtkabir inliyordur herhalde…
Hatay gündemdeyken bazı gerçekleri konuşmamız gerekiyor siz dostlarımla. 
Suriyeli çocuk anneler ve doğumları bizleri artık ürkütmeye başladı. Nüfus olarak aşırı bir artış var. Türk halkı, Arapça öğrenmeleri konusunda
sürekli bir baskı görüyor. Gelen Suriyeli hastalar Arapca bilmeyen sağlık çalışanlarımıza tepki gösteriyorlar.  Bir de Suriyeli doktorlar var. Onlar bile Türk’leri hor görüyor. Her 10 doğumun 8’i Suriyeli. Erkeklerin 4-5 tane eşleri var.

13 yaşında kız çocukları bile hamile. Ayrıca iki ay içerisinde bir ismin iki ayrı yerde doğum yaptığını belirtiliyor ama Bakanlık’tan herhangi bir yaptırım gelmiyor bu insanlara. Gaziantep’te kimliksiz bir Suriye’liye kendi kimliği ile doğum yatışı yaptıran vatan hainleri bile var. Sahtekarlık yaparak devletimizi soyuyorlar. Gerçekten artık vatandaşlarımız nefes alamaz duruma gelmiş gelmiştir. Araştırılıyor mu? Hiç kimse bilmiyor burada yaşananları. 

Hatay sorunu burada bitmiyor. Belediye Başkanı Suriyeli doğumlarını gündeme getirdi diye soruşturma geçiriyor, yazık değil mi. 
Hatay’a Suriye’lileri profesyonel bir nizamla yerleştirenler sessizliğini koruyor. Hatay’la ilgili Suriye de ciddi propagandalar yapılıyor. Sosyal medya hesaplarından “Hatay’ı alacağız” diye Türkçe paylaşımlar yapılıyor, üstüne üstlük utanmadan, sıkılmadan binlerce beğeni geliyor bu densizlere. Bende Hatay’da ki bu istilanın
sesi olacağım. Suriyeli artışı aşırı fazlalaştı duvarlarda, parklarda Arapça “Hatay bizim” yazıları yazılıyor kimsenin gıkı çıkmıyor.

Parklarda bulunan sözde sığınmacı erkekler kilim serip bebeğini, çocuğunu oynatan Türk annelerini sözlü taciz ediyorlar. Mahallenin parklarına artık Türk çocukları giremez oldu.
Hastanelerde Suriyeli sayısı o kadar yoğun ki, sürekli kavga çıkıyor. Genç Suriyeli erkekler bellerinde silah, bıçak, satır, vb. şeylerle gezmekte ve taşımaktan çekinmiyor, sokak ve caddeler de bunları çıkarıp pozlar veriyorlar.
Hatay’da, biz Türkler kendi azınlık durumunda kalmış bulunmaktadır. 

Geçen yaz Erciyes Üniversitesi Hastanesi’nde 17 yaşında Suriyeli bir kadının beşinci çocuğunu doğurduğuna bizzat tanıklık ettim ve eşi de 40 yaş üstüydü. Çocuklara buralar bizim, en sonunda siz Türk’ler gideceksiniz diyorlar.
Suriye sınırımızda kocaman bir duvar var üstü dikenli telli. Bayağıdır var bu duvar. Orada bizi
koruyan askerlerimiz var, buna rağmen mülteciler akın akın geçiyor. Sınır köylerinin
çoğunda insan kaçakçılığı yapılıyor.  
İnanın, beton ve tel duvar olmasına, tüm engellemelere rağmen binlercesi geçiyor veya geçiriliyor. Hatay göz göre göre elden gidiyor.

Hatay’daki tablo son derece ağır, orada yaşayan vatandaşlarımızı dinlediğimiz zaman üzülmemek, hayıflanmamak mümkün değil.
Yabancılaşma o kadar hızlı tesir ediyor ki bazı ticarethanelerde, sokaklarda Türkçe’ye rastlayamıyorsunuz.
Gerçekler gün gibi ortada. Sözde mülteci dernekleri, kadın dernekleri, siyasi erkler ve fonlananlar Hatay’da çocuk anneleri göstermek istemiyor.

Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısı her gün artmaya devam etmektedir. Bu artışta, sınırdan geçişlerin, günde ortalama beşyüz Suriyeli bebeğin Türkiye’de doğmasına sebep oluyor. Hatay Belediye Başkanı, Suriyeli sığınmacılardaki doğum oranının çok yüksek olduğunu belirterek endişelerini dile getiriyor. Bu insanların nüfusu, özelikle de küçük çocuk ve gençlerin oranı gittikçe artıyor. Böylece yıllar geçtikçe nüfusun yanı sıra oy kullanma imkânı olan insan sayısı da artacak. Eğer Suriye’den gelen mültecilerin doğurma oranları böyle artarsa, bizim nüfusumuz gittikçe düşecek ve sonuçta azınlık pozisyonunda kalacağız.

Türk toplumunun yüzde 80’den fazla oranı parti, siyasal görüş ya da etnik köken ayrımı yapılmaksızın Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönderilmesini istiyor.
İşsizliğin artması, Türkiye’ye gelen düzensiz göçmenlerin ucuz iş gücü olarak görülerek çalıştırılması, işten çıkartılan gençlerin yerine yabancıların sigortasız çalıştırılması iş arayan Türk gençlerinin tepkisine neden oluyor. Ve göçmenlerin bir an önce ülkelerine geri gönderilmeleri gerektiğini düşünüyorlar.

Türkiye’nin de kendine göre haklı olduğu bir göç politikası ile gitmek istemeyen göçmenleri ülkelerine gönderebilir. Türk halkı artık  yoksullaşmaya başlamıştır, misafir ağırlayacak ekonomik güç ve toplumsal tahammülümüz kalmamıştır. Türk Halkı Sığınmacılarla iç içe bir yaşam İstemiyor artık. 

Ve diyorum ki… 
Hatay’ı savaşmadan kaybediyoruz.

    e medya Ltd. Şti. /Ankara

    Paylaş
    Bağlantıyı kopyala